KORONAVİRÜS SALGINININ SÖZLEŞMELERE ETKİSİ VE MÜCBİR SEBEP HALİ

Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgın hastalığının 11 Mart 2020 tarihi itibari ile Türkiye’de de olduğu kesinleşmiş olup, vaka sayısı her gün artmaktadır. Salgın, kitlelerin sağlığını tehdit ederken aynı zamanda ticareti ve ticari hayatı da olumsuz etkilemektedir. Salgından etkilenen ülkelerin tedbir amaçlı karantina uygulamaları, ülke sınırlarını kapatmaları, ithalat, ihracat ve seyahatleri yasaklamaları ticari hayatın aksamasına sebep olmaktadır.

Bu koşullar altında sözleşmelerin ifası da gün geçtikçe zorlaşmakta hatta zaman zaman imkânsız hale gelmektedir. Bu bilgilendirme notunda salgın sebebiyle sözleşmelerin ifa edilememesinin sonuçlarını değerlendireceğiz.

Taraflar aralarındaki hukuki ilişkinin salgından olabilecek en hafif şekilde etkilenmesini sağlamak için ilk olarak sözleşmelerindeki mücbir sebep maddelerini kontrol etmeli ve salgın hastalıkların bu madde kapsamında kalıp kalmadığını değerlendirmelidirler.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1190 E. ve 2018/1259 K. numaralı kararında mücbir sebep aşağıdaki gibi tanımlamıştır ve salgın hastalıkların da mücbir sebep kapsamında kaldığının altını çizmiştir;

Mücbir sebep, sorumlu veya borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen genel bir davranış normunun veya borcun ihlaline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2017,s. 582). Deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi doğal afetler mücbir sebep sayılır.

Dolayısıyla, Türk hukuku uyarınca sonradan ortaya çıkan, öngörülmesi mümkün olmayan, tarafların kontrolü dışında gelişen ve ifa imkânsızlığına sebebiyet veren salgın hastalık mücbir sebep olarak nitelendirilmektedir. Mücbir sebepten dolayı borçlarını ifa edemeyen taraf, bu borçlarından sorumlu olmamaktadır.

Uygulamada genellikle mücbir sebep halleri sözleşmelerde teker teker sayılarak sınırlandırılmaktadır. Bu sebeple, son 20 yılda dünyada meydana gelen ve öldürücü boyutlara ulaşan salgın hastalıklar dikkate alındığında (SARS, kuş gribi, domuz gribi, Koronavirüs gibi) salgın hastalıkların da birer mücbir sebep hali olarak sözleşmelerin mücbir sebebi düzenleyen maddesine eklenmesi gerektiği düşünülebilir. Nitekim, Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından 2003 yılında yayınlanan örnek mücbir sebep maddesinde de salgın hastalıkların birer mücbir sebep hali olarak sözleşmelere eklenmesi tavsiye edilmektedir.  

Salgın hastalığın ifayı imkansız kılmaması halinde mücbir sebepten söz edilemeyecek olup, şartları varsa aşırı ifa güçlüğü gündeme gelebilecektir. Şöyle ki; Türk Borçlar Kanunu madde 138 hükmü uyarınca, sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülemeyen olağanüstü bir durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi halinde, bundan olumsuz etkilenen tarafın -borcunu henüz ifa etmemiş veya ihtirazi kayıtla (Türk Borçlar Kanunu madde 138’den doğan haklarını saklı tutarak) ifa etmiş olmak kaydıyla- hakimden sözleşmenin değişen şartlara uyarlanmasını talep etme; bunun mümkün olmaması halinde ise, sözleşmeyi sona erdirme hakkı bulunmaktadır.

Bu süreçte taraf olduğumuz sözleşmeleri yukarıdaki hususlar çerçevesinde yorumlamanızı tavsiye etmekteyiz.

Av. Doğan CANBOLAT